ELEMENTLERİN DOĞALARI

  • 07/03/2021

Element, ‘’bir merdivenin ilk basamaklarını tırmanmak’’ anlamına gelen Grekçe ‘’elementa’’ kelimesinden gelir. Bu kelime, ‘’bir bilim veya metodun ilk unsurları’’ anlamında da kullanılır. Önceki yazımızda Empedokles’ten söz etmiştik. Bugün özellikle Evren görüşüyle Aristoteles’i biraz daha yakından tanıyalım istiyorum.

18 yaşında Atina’ya giderek Platonun öğrencisi olan Aristoteles (MÖ 322- 384), bilimi analitik düşünce ile ele alır. Felsefe ve mantık alanında birçok yazı yazarak geride bir sürü eser bırakır. Uzun süre ders vererek yaşamını geçirir. Genellikle yürüyerek ders anlatır, bundan dolayı felsefe görüşü yürüyen olarak adlandırılır ve eserleri, karşılık konuşma şeklindedir.

Aristoteles’e göre, bilgisini duyularımızla elde ettiğimiz bir tek evren vardır ve o her yeri kaplar. Buna göre ‘’evrenin dışı’’ veya ‘’evrenin ötesi’’ gibi belirlemeler olanaklı değildir. Evren iç içe geçmiş kürelerden oluşur. En içte, yani evrenin merkezinde Yer bulunur. Yer’den sonra Ay küresi ve sırasıyla Merkür, Venüs, Güneş, Mars, Jüpiter ve Satürn küreleri yer alır. En dışta ise Sabit Yıldızlar Küresi bulunur. Bu küre evreni çevrelemektedir. Ancak, duyumlarımız bize bu tek evrenin her tarafının aynı unsurlardan oluşmadığını, Yer’den Ay’a kadar olan kısmının, yani Ay- altının farklı, Ay’dan Sabit Yıldızlar Küresine kadar olan kısmının farklı unsurlardan oluştuğunu gösterir.

Ay- üstü Evren, öncesiz ve sonrasız bir mükemmellik sağlayan esirden oluşur ve bunun doğal sonucu olarak burada oluş ve bozuluş söz konusu değildir. Sadece, özsel bir değişime yol açmayan yer değiştirme vardır ve bu devinim türü de sürekli, kendini yineleyen döngüsel bir devinimdir.

Buna karşılık, Ay- altı Evren, her türlü oluş ve bozuluşun yer aldığı bir yerdir. Burası, ağırlıklarına göre Yer’in merkezinden yukarıya doğru sıralanan dört temel unsurdan, yani toprak, su, hava ve ateşten oluşur. Bu dört unsurun dizilişini belirleyen de ağırlıklarıdır.

Toprak, diğer üçüne göre daha ağır olduğu için, en altta, ateş ise en hafif olduğu için, en üstte bulunur. Bundan dolayı ağır nesneler sürekli olarak merkezde bulunur ve merkeze doğru hareket eder. Merkez, ağır unsurdan oluşan nesnenin ‘’doğal yer’’idir.

Daha hafif olan su toprağın üzerinde yer alır. Sudan sonra hava ve ondan sonra da ateş sıralanır. Bu sıralanış unsurların doğal yeridir ve değişmez. Aynı zamanda Aristoteles’e göre bu öğeler, kuru, nemli, sıcak ve soğuk gibi birbirine karşıt dört niteliğin birleşiminden oluşur. En temel ve indirgenemeyecek olanlar da bunlardır.

Buna göre ateş sıcak ve kuru (ağırlıkla sıcak), toprak kuru ve soğuk (ağırlıkla kuru), hava nemli ve sıcak (ağırlıkla nemli), su ise soğuk ve nemlidir (ağırlıkla soğuk). Sıcak ve soğuk değişimi başlatabilen aktif niteliklerdir. Isının arttırılması veya azaltılması şeylerin dönüşümünü sağlar. Sıcak kuruluğa, soğuksa nemliliğe neden olabilir. Dolayısıyla kuruluk ve nemlilik bu aktif niteliklerin faaliyetlerinin bir sonucudur.

Sıcak ve soğuk enerji hâlleridir. Sıcak dinamik enerjidir. Merkezkaçtır. Hafif, uçucu, yayılan ve hafiftir. Işıktır, ısıdır. Soğuk statik enerjidir. İçine alan, emen, kasılan, merkeze, yönelik, ağır, yoğun ve karanlıktır. Bekleyen, izleyen, duran, dinlenen enerjidir.

Sıcak ayırma ve/ veya ayrılma gücüdür, çünkü damıtma işleminde olduğu gibi, her tözün (cevherin) kendi benzerine yapışmasına, tutunmasına neden olur. Yâni bir bileşiği içindekileri kendi benzerleri ile birleştirerek ayırır. Sonuçta sıcak, tözlerin birbirlerinden ayrılmak için merkezden uzaklaşmaları gerektiği için, bir şeylerin ince, hafif, yükselen ve merkezkaç olmalarını sağlar.

Sıcaklık, ayırt etme, farklılaştırma ve biçim verme süreçlerinin nedenidir. Aynı zamanda ayrışmaya ve karşıtlaşmaya yol açar. Dışa dönük, yayvan ve enerjik etkisi ile her türlü değişimin sebebidir. Bu doğaya sahip, ateş ve hava olmak üzere iki elementimiz bulunmaktadır. Özellikle ateş (koç, aslan, yay), ağırlıkla bu doğaya sahiptir.

Psikolojik açıdan sıcaklık, ayırt etme, çözümleme ve hüküm verme yeteneğiyle, açıklık, adalet, dürüstlükle bağlantılıdır. Kişilik olarak hünerli, amaca yönelik, çok güvenilir, saygı uyandıran, güçlü, enerjik, seçici, kararlı, vicdanlı, yol açan, yol gösteren bir kişiyi gösterir. Ancak aktif biçimde ayrılma eğilimi bencil, ulaşılmaz, hoşgörüsüz, saldırgan, şovenist, yargılayıcı, uzak, mesafeli ve kopuk, bölücü, bencilce inatçı ve hükmedici olmaya yol açabilir.

Burada Empedokles’in bahsettiği iki büyük güç olan Sevgi ve Nefreti hatırlayabiliriz diye düşünüyorum. Her iki durum da sıcak olanın taşıdığı doğayı yansıtmaktadır. Birinde Sevgiyle birleştirir, diğerinde Nefretle parçalar. Ya parçalanmayı sürdürürsünüz ya da dağılanları ve kaybolan parçaları bir araya getirmeye başlarsınız. Bu uyumlu ve ışıl ışıl bir küre oluşturmanız için gereklidir.

Soğuk benzemeyenleri birleştirerek, tözleri birbirine karıştırır. Sonuçta soğuk, tözler merkeze doğru zorlandıklarında karıştıkları için, bir şeylerin ağır, yoğun, sıkı, hantal, düşen ve merkezcil olmalarını sağlar. Soğukluk karıştıran, birleştiren, ilişkilendiren, sentetik bir prensiptir. İçe yönelik, daraltan, büzen, kasılan, içine çeken, emen bir güçtür. Bu doğaya sahip, su ve toprak olmak üzere iki elementimiz bulunmaktadır. Özellikle su (yengeç, akrep, balık), ağırlıkla bu doğaya sahiptir.

Kişilik olarak ayırt etmeyen, seven, kararsız, dikkatsiz, kayıtsız, sempatik, besleyen, yetiştiren, işbirliği yapan ve yaratan birini gösterir. Birleştirme eğilimi nedeniyle istikrarlı, sadık, sabit ve dayanıklıdır. Konsantrasyon, bir noktada toplanma, sessizlik ve hareketsizlik ile bağlantılıdır. Gölge yönü içe çekilip emme, dikkatsizce karıştırma, hantallık, yoğunluk, takıntılardır.

Nemlilik esneklik ve akışkanlık özelliğidir. Böylece bir şey çevresindeki koşullara uyum sağlar. Dolayısıyla alıcıdır, biçimi kabul eder, adapte olur ve faydacıdır. Nemlilik büyüme sağlar, şeyleri bir çözelti içinde karıştırır. Nemli şeyler uçucu ve yaygın olabilirler, çevrelerindeki boşluklara yayılırlar. Bu doğaya sahip, hava ve su olmak üzere iki elementimiz bulunmaktadır. Özellikle hava (ikizler, terazi, kova), ağırlıkla bu doğaya sahiptir.

Kişilik olarak esnek, çevik, kıvrak, becerikli, uygulamacı, kibar, anlayışlı, yumuşak başlı, itaatkâr, uyumlu, verimli, hassas, nazik, duygudaş ve şefkatli birini gösterir. Gölge yönüyle değişken, kararsız, belirsiz, pasif, zayıf, özgür iradeden, kendini kontrolden yoksun, güvenilmez, faydacı ve iş bilirdir.

Kuruluk sertlik, katılık özelliğidir. Böylece bir şeyin kendi biçimini ve sınırlarını tanımlamasını sağlar, o şeyi tezahür ettirir, ortaya çıkartır. Kuruluk, ayrılma, ayrışma, bağımsız olmaya neden olur. Kuru şeyler kendi biçimlerini tanımladıkları için uçmaz ve yapılandırılmış olurlar. Aşırı kuruluk kuru toprak gibi, verimsiz olur. Kuruyup kalmak (hayatında veya yanında kimsesi kalmamak), soyu kurumak (çocukları olmadığı için nesli devam etmemek), dili kurumak (söz söyleyemez olsun anlamında kullanılan bir ilenme sözü), ağzı kurumak (felaket dileğinde bulunanlara karşı kullanılan bir kelime) deyimlerini düşünebiliriz. Bu doğaya sahip, toprak ve ateş olmak üzere iki elementimiz bulunmaktadır. Özellikle toprak (boğa, başak, oğlak), ağırlıkla bu doğaya sahiptir.

Kişilik olarak kuruluk azimli ve gerçekçi birini gösterir. Gölge yönüyle dirençli, dediğim dedik, esnemeyen, yönlendiren, emreden, tartışan, hükmeden, katı biridir. Kuruluk kendi biçimini atadığı için ateş (yukarı) ve toprak (aşağı) kendi yollarına gitme dürtüsü taşırlar. Toprak ağırlıkla kuru olduğu için aşağıda diğer unsurlar için bir temel belirler. Nemlilik dış koşullara duyarlı olduğu için hava ve su (yukarı ve aşağı doğru) hareketlerinde yoldan çıkabilir. Su soğuk olduğu için kendi çevresinde gevşemeye veya oraya gömülmeye eğilimlidir. Hava ise öncelikle nemli olduğu için aktif biçimde yayılır.

Her element bir başka elemente sahip olduğu ortak bir özellik kanalıyla dönüşür. Ateş sıcaklığın faaliyeti ile hava olabilir. Böylelikle ağırlıkla kuru olan ateş, ağırlıkla nemli olan havaya dönüşür. Bu kişilik olarak katı birinin esnemesidir. Hava nemliliğin faaliyetiyle su olabilir. Böylelikle ağırlıklı nemli olan hava, ağırlıkla soğuk olan suya dönüşür. Bu kişilik olarak kararsız biri istikrar kazanmasıdır. Su soğuğun faaliyetiyle toprak olabilir. Böylelikle ağırlıklı soğuk olan su, ağırlıkla kuru olan toprağa dönüşür. Bu kişilik olarak hantal birinin azimli birine dönüşmesidir. Toprak kuruluğun faaliyetiyle ateş olabilir. Böylelikle ağırlıklı kuru olan toprak, ağırlıklı sıcak olan ateşe dönüşür. Bu kişilik olarak dirençli birinin bu direnci kırarak hüner sahibi biri olmasıdır. Bu değişim döngüsü sürer gider.

Aristoteles’in kavrayışında evrendeki her öğenin doğal bir yeri vardır ve yerinden oynatılan nesne tekrar doğal yerine dönmek için bir eğilim taşır. Başka bir deyişle yerinden oynatılan ‘’görülebilen’’ bir nesnenin niteliğinde ağırlık taşıyan unsur neyse, nesne o unsurun belirlediği doğal yere doğru gidecektir. Anlayabileceğimiz gibi bunun insan ruhunda da karşılığı bulunmaktadır. Bu durumda, biz nereye gidiyoruz? Bunun için önce doğamızın farkına varmamız gerekir. Astroloji tam da burada bize bir kapı aralamaktadır. Lütfen, önden buyurun!

Yazan: Hüseyin Akdağ

Kaynakça:

Elementlerin Gizli Dünyasına Tarihsel ve Felsefi Bakış- İrem Bali

Aristoteles Kimdir?- kidera.com

Aristoteles’in Doğa- Fizik- Felsefesi- Hüseyin Gazi Topdemir

Barış İlhan- Astroloji Dersleri, Barış İlhan Yayınevi

Diğer Yazılar