SEVGİNİN SORUMLULUĞU

  • 17/03/2021

Gezegenler bir doğum haritasında çok farklı, en ufak bir eşyadan kişinin psikolojik fonksiyonuna kadar, çok çeşitli şeyleri simgelerler. İlkeleri olumlu ve yapıcı biçimde veya olumsuz ve yıkıcı biçimde deneyimlenebilir. Önemli olan onları tanımak ve simgeledikleri enerjileri olumlu kullanıp yönlendirmektir. İçsel karşılıklarını bulamamamız, dış dünyada onlarla sınanmamız anlamına gelir.

Venüs gezegeni sevgi, cazibe, uyum, güzellik, değerler, iştah, barış gibi kavramlarla ilişkiliyken Satürn gezegeni amaç, hedef, çaba, sorumluluk, disiplin, sınırlar, koşullar, kısıtlamalar, yapılandırma, tedbir, ciddiyet, gecikme, engelleme, korku, depresyon, ihtiyarlık, baba, devlet, otorite gibi kavramlarla ilişkilidir. Venüs sevgi, Satürn korkuysa Venüs- Satürn ilişkisi sevgi korkusu, sevmekten korkmak olur ya da Venüs sevgi, Satürn sorumluluksa Venüs- Satürn sevgi sorumluluğu, sevmenin sorumluluğunu almak, sorumluluk sahibi biri olarak sevmek olur.

Hermetik ismi ‘’Aşk Dehâsı’’ olan Venüs, sabır anlamına gelen ‘’Netzach’’ küresine, Hermetik ismi ‘’Aydınlık Bilinç’’ olan Satürn, anlayış anlamına gelen ‘’Binah’’ küresine karşılık gelir. Bu durumda Venüs- Satürn ilişkisi bizi sevgi anlayışına, sevgiyi anlamaya, anlayışlı biri olarak sevmeye, seven biri olarak anlayışlı olmaya çağırıyor. Öyleyse burada bir Âşık Veysel türküsüne varalım:

‘’Güzelliğin on par' etmez

Bu bendeki aşk olmasa

Eğlenecek yer bulamaz

Gönlümdeki köşk olmasa

 

Tabirin sığmaz kaleme

Derdin dermandır yareme

İsmin yayılmaz âleme

Âşıklarda meşk olmasa

 

Kim okurdu, kim yazardı?

Bu düğümü kim çözerdi?

Koyun kurt ile gezerdi

Fikri başka başk' olmasa

 

Güzel yüzün görülmezdi

Bu aşk bende dirilmezdi

Güle kıymet verilmezdi

Âşık ve maşuk olmasa

 

Senden aldım bu feryadı

Bu imiş dünyanın tadı

Anılmazdı Veysel adı

O sana âşık olmasa’’

Satürn, insan-ı kâmil olma anahtarıdır. Bir gezegenle ilişki kurduğunda, ilişki kurduğu bu gezegen ilkesiyle bağlantılı olarak gerçeklik ve sahtelik ayrımı yaptıracak şekilde bir sınav verdirir. Kalıcı armağanlar veren Satürn, ya bizim tekâmülümüz ya da saplanıp kaldığımız korkularımız olacaktır.

Kimi insanların haritalarında Venüs- Satürn vurgusu güçlüdür ve yaşamları, bunun sınavını vererek ya da bunun bilgeliğine erişerek geçer. Böyle bir durum söz konusu değilse de, yedi- sekiz yılda bir Satürn, haritamızdaki Venüs gezegenine sert bir açı yapar ve biz o ana kadar bu gezegen ilkesiyle ilgili yüzleşmelerden bir şekilde kaçmışsak artık kaçamaz oluruz. Ya burada olanın biriyle ya da bizim şanssızlığımızla ilgili değil, gelişimsel döngümüzle ilgili olduğunu anlar ve önümüzde duran bu taşı oradan kaldırırız ya da kendi kendimizin etrafına ördüğü duvarlar ardında yalnızlık çığlıkları atarız.

Sevgi, yaşamın çok değerli bir anahtarıdır. Acı çekme korkusuyla kaçmak, acı çekmediğimiz değil, daha büyük acıların içine sürüklendiğimiz bir deneyim olacaktır. Sevmek gerekir. Bu sınırsız olmak değil, sınırları kalbimize değil, kişisel alanımıza koymaktır.

Sue Tompkins’in ‘’Astrolojide Açılar’’ kitabında bu iki gezegenin ilişkisiyle bağlantılı kullandığı ifadelere göz atalım:

  • Kendini değerlendirmekle ilgili ciddi sorunlar
  • Dış görünüşü önemsememe- başka yetenekler geliştirme (Başka yetenekler geliştirmek iyidir, bunu güzel olmadığı, birini etkilemek için başka çaresi olmadığı için yapmak kötüdür.)
  • Baba figüründen sevgi görülmeyen bir çocukluk öyküsü- babanın kendi değerini bilmeyen, sevilmemiş veya şefkat görmemiş bir kişi olarak algılanması
  • Anne figürünün daha sevecen ve şefkatli olsa da kontrol ve disiplinle sınırlanmış olması
  • Sevgi ve şefkati verirken, özellikle de başkalarından alırken, kendini çok acemi hissetme
  • Kucaklamalar, öpücükler ve fiziksel sevgi gösterileri için yanıp tutuşma (bastırdığımız- küçümsediğimiz şeyler)- popülerliğin her şeyden üstün tutulması
  • Şefkat gösteriminin büyük bir mesele olması- bu durumdan veya ilişkiden tamamen kaçınma
  • Sevilmediğini hissetmek- kendi değerini bilmemek- özen göstermeyenin, onları sevmeyenin diğerleri olduğuna inanma
  • Almayı ve vermeyi öğrenmenin zaman alması- özellikle koşulsuz alıp verme
  • Daima reddedilme beklentisi- bunun habercisi olabilecek her işarete aşırı duyarlılık
  • Sevginin kanıtlanmasını veya diğer kişinin sürekli olarak duygularını belirtmesini istemek
  • Yansıtma mekanizması- erkeklerin görünüşte soğuk kadınlara çekilip tüm sevgi akışını üstlenmeleri- kadınların eşlerinin sıcak duygularını almak veya karşılık vermek için kendilerine izin vermemeleri veya elde edilmeyen erkeklere çekilmeleri
  • Kişinin gerçekten güvende olduğunu ve sevgisini kazandığını anlamasının uzun zaman alması
  • Diğer kişinin sevginin sadece nesnesi olduğu düşüncesi
  • Kendisini sevdiği kişi için vazgeçilmez kılan girişimlerde bulunma- zamanını ve parasını sunmaya gönüllü olma- bu şekilde ilişkiyi kontrol etme
  • Zaman faktörünü sevginin bir ölçüsü olarak kullanma- çoğu zaman çocukluktaki bir sorun olarak zaman eksikliği ve bunu izleyen, sevginin reddedilmesi
  • Her iki cins için kötü giyinme ve kadınların genellikle doğal, “salaş” görünüşü tercih etmesi ya da bunu telafi çabasıyla öteki uca kayarak konuyu tümüyle çok ciddiye alma- güzelliklerini kanıtlayan somut bir kanıtın peşine düşme- içsel bir yetersizlik duygusunun örtbas edilmesi
  • Fahişelik- zamanın aşk ve parayla ilişkisi- sevginin reddedilmesi, kontrol, sevgi, aşk ve cezalandırma
  • Solup gitme olasılığı sebebiyle sevgiden korkma ve bu yüzden kendini tümüyle ilişkiden mahrum bırakma, kendi etrafına bir duvar inşa edip kimsenin onu sevmediği için feryat figan olma
  • Daha iyi bir ilişki için uğraşma riskini almaktansa pek mutlu olmayan bir ilişkiyi uzun bir dönem devam ettirme
  • Kişinin kendisine mutlu olma izni vermekte güçlük çekmesi- kendisine haz duyma ve paraya sahip olma izni vermeme- kendi çabalarına az paha biçme veya çok az ücretle çalışma dolayısıyla sosyal hayatın sınırlanması

Ya da;

  • Acıyı, özellikle yalnızlığı anlayışı aracılığıyla, başkalarına sevgi vermek- kendi ilişki ihtiyacı ve korkusuyla yüzleşme
  • İyi günde kötü günde ilişkisine sahip çıkma ve bu yolla bir ilişkiye gerçekten işlerlik kazandıran, vermeyi almayı gerçekten öğrenen- işin aslının keyif olması gerektiğini anlayarak her şeyi ve kendisini gereğinden fazla ciddiye almama
  • İlişkiler hakkında en derin seviyede öğrenme- ilk çekim ve illüzyon geçtikten sonra daha başarılı olma- gerçeklerle, geçmişten getirilen zorluklarla ve uzun zaman boyunca bir ilişkiyi kazanıp devam ettirmek için gereken çabayla bağlantıda olma
  • Güzellik endüstrisinde etkin olarak çalışan kişiler- sevgi, çalışma ve kontrollü zaman aralıklarıyla ilgili konular- terapist ve evlilik danışmanı olarak verebileceği sevginin limiti yok

Bunlardan bir kısmını ya da birçoğunu kendimizde yakalamış olabiliriz ya da bir zamanlar nasıl da böyle olduğumuzu hatırlamış olabiliriz. Ya da bir kısmımız için hâlâ kötü birileri ve kötü şans olabilir. Şansın tohumu akıldır ve b tohum hepimizde mevcut, sadece kullanılmayı bekliyor. Öyleyse Haruki Murakami’nin şu sözüyle bitirelim:

“Yürekten sevdiğin bir insan varsa, bir kişi olsun yeter, hayatın kurtulmuş demektir…”

Kaynakça:

Astroloji Dersleri- Barış İlhan, Barış İlhan Yayınevi

Kozmik Varlık İnsan- Selma Mine, RUZAD Yayını

Sue Tompkins- Astrolojide Açılar, Barış İlhan Yayınevi

 

 

Diğer Yazılar